Çok özlemişim seyahati onu anladım tekrar… Özlemediğim tarafları da vardı tabiki, mesela sürekli hareket halinde olmak, çantayı tekrar toparlayıp yerleştirmek vs. hep benim için sıkıntılı şeylerdi ve açıkça söylemek gerekirse halen aynı şeyler geçerli. Özellikle Bali gibi bir yere geldikten sonra oradan hızlıca hareket etmek istemeyebilirsiniz.

Kalacağımız yeri önceden seçerken çok fazla bir düşüncemiz yoktu açıkçası, tek isteğimiz havalimanından bir an önce çıkıp mekana girişi sağlamaktı o yüzden havalimanına yakın ve çok da pahalı olmayan bir yer seçtik. Seçerken de havalimanından bizi alabilecek biri olup olmadığından da emin olmak istiyorduk çünkü gecenin 02:30 civarında çıkınca biraz sıkıntı olabilir diye birinin almasını istedim şahsen. Yok hani benim için sıkıntı değil valla, beni bıraksan ben kendi başıma da bir yol bulurum ama bu sefer yanımda Gezgin Yogini’de olduğundan güvenlik konusunu biraz daha ön plana aldım, her ne kadar kendisi çok “delikanlı” takılan biri olsa da ben yine de nolur nolmaz daha kız yeni geliyor ilk defa görüşücez onda da bi tarafımızda bişe patlamasın diye eşşeğimi sağlam kazığa bağlamak istedim.

Biz 3 gece için bir yer tuttuk ve hem sahile hem de ana caddeye oldukça yakındı. İki kişi verdiğimiz ücret 18$ ve oda tamamen kendimize ait banyosu, duşu, kliması, interneti, mutfağı, her şeyi vardı. Jimbaran bölgesinde kalıyorduk ama pek gidin diyebileceğim bir yer değil. Tamam sahili falan filan güzel eyvallah da hacı sahil şeride birbirinin aynısı deniz ürünleri restoranlarıyla doluydu ve fiyatları haliyle çok pahalı. Bu bölge de zaten balık ürünleriyle meşhur olduğundan Kuta ve Denpasar’dan buraya insanlar balık almaya geliyor. Ama bizi pek açmadı açıkçası, sahil tarafından çıkıp içerideki ana caddeye gittiğimizdeyse sıkış tıkış dükkanlar var. 3 günün sonunda Kuta’ya doğru hareketlenmeye karar verdik ve airbnb’den günlüğü 20$’a bir villa kiraladık.

Capture1

Capture2

Adam başı 10$ karşılığında kendimize ait bir ev olması hostel’den daha iyi bir seçim gibi gözüktü. Tabi bu arada doların alıp başını gitmesi burada bize hiç ama hiç yaramıyor o da ayrı bir konu! Tuttuğumuz ev gerçekten çok güzel ve yer olarak çok merkezi bir bölgede. Yürüyerek 2-3dk da buranın en meşhur caddesi olan Legian Street’e çıkabiliyoruz yada 10dk’da sahile gidebiliyorduk. Legian street’de yine club ve lüks otellerin bulunduğu bir cadde olduğundan 1 gece bize yetti ve sonrasında daha uzaklarda bir şeyler aramaya başlamıştık. Hatta öyle ki sokakta gündüz “massaaaazzz”, “passspoort!? (aslında transport diyor)” seslerini duyarken gece olduğunda “haşişşşş? Mariuanaaa?” “viagra? 6 hours garantiii” şeklinde abiler yaklaşmaya başlıyor. Motor kiralayıp buraya çok da fazla uzak olmayan bir yerlere gitmek istedik ancak gitmek istediğimiz çoğu yer Ubud civarındaydı ve buradan motorla gitsek en az 2-3 saatimizi alacaktı (kaybolma ihtimalimizi de göz önüne aldığımızda). Yakın olan Turtle Island’a gitmeye karar verdik ve 1 saat kadar süren bir yolculukla oraya ulaştık. Kaplumbağaların yumurtlama dönemleri geçmiş olduğundan ve henüz çok fazla ortalıkta görünmediklerinden pek bir şey görme şansımız olmadı ama bir kaplumbağa tedavi merkezine gidebildik. Eh hiç yoktan iyidir en azından bir şey yapmış olduk gibi bir durum oldu :) Kaplumbağa adasına gidip, doğada kaplumbağa görmeden ancak bolca inek görüp kafamızdan büyük hindistan cevizi suyu içip döndük. Cidden marjinaliz yeminle!

Konaklama

İlk olarak söylemek istediğim şey Bali’nin gerçekten oldukça ucuz olduğu. Özellikle yeme, içme konularında fazlasıyla ucuz ve konaklama da biraz pahalı gibi gözükse de biraz derin bir araştırmayla güzel seçenekler bulunabiliyor. Mesela airbnb gibi sitelerden baktığınızda 2 kişilik yerleri 13-18$ gibi fiyatlara bulabilirsiniz. Biraz daha lükse kaçayım hacı zaten Türkiye’den darlanmışım diyorsanız eğer 30-40$ bayılıp havuzlu villa yada condominium denilen son derece lüks yerler de bulabilirsiniz. Backpackerlar için ise yine tabiki hostel yolları gözüküyor ve çok merkezi bir yerde hostel fiyatları da gecelik 6-10$ civarında. Biraz kasılırsa daha altına da bulunabilir ancak bu da biraz pazarlığa bağlı. Her yerde pazarlık yapılabiliyor, pazarlık yapmazsan döverler o derece. Eğer 2 kişi gidecekseniz en temizi airbnb’den yer bakmak çünkü kişi sayısı arttıkça hostel’de 2-3-4 yatak ücretini vermek yerine 4 kişi kalabileceğiniz 2 odalı bir villa tutarsınız daha temiz olur. Hem aynı para hem de yanında havuzlu villa, daha ne? :)

Yaşam

Daha önce Filipinler’de gittiğim Boracay’ı biraz andıran bir yer burası. Yerel yaşamdan bir şeyler yakalamak gerçekten çok zor çünkü herkes fazlasıyla ekmeğinin peşine düşmüş ve yerel insanların sizler konuşup vakit kaybedecek halleri olmadığı suratlarından bile okunuyor. Kesinlikle kötü veya can sıkıcı değiller, tam tersine çok sevecen ve sıcakkanlılar ama dediğim gibi bulunduğumuz bu bölge sadece turistlerin geldiği ve lokallerin ise turistlerin üzerinden para bastıkları bir yer.

20151005_190748

1-2 geceden sonra artık kabak tadı vermeye başlamıştı hem benim hem de Burcu için çünkü aradığımız rahatlık ve huzur pek burada olacak gibi değildi ancak doğanın her şeyin üzerinde olduğu bir yer olduğu da yadsınamaz bir gerçek. Denizi gerçekten muhteşem ve gün batımı bir çok ada ülkelerinde olduğu gibi burada da mükemmel. Güneşin batmasına yakın gidip sahile oturup dev dalgalarda sörf yapmaya çalışan tipleri izlerken dünyanın neresine giderseniz gidin en güzel şeyler olan çocukların su kenarında oynamalarını izlemek bana burasını sevmem için yetti de arttı bile. Bir de fotoğraf çektiğimizi görünce salak salak dans etmeye başladılar ki tam eğlence çıktı bize. Hatta dibime kadar gelip kameranın içine girmeye çalıştılar :) Her zaman diyorum, çocuk gerçekten her yerde çocuk :)

 

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

İnsanlar çoğu güney doğu Asya ülkesinde olduğu gibi burada da fakir. Asgari ücret 120$ civarında ve insanlar 2-3-5 işte birden çalışabiliyor. Herkes herşeyi yapıyor gibi bir durum var. Motoru olan herkes zaten taksi, arkası boş olan bir motor görürseniz el edin 5-10bin rupi(1-2lira) karşılığında sizi istediğiniz yere götürsün. Tablo satan dükkandan aynı zamanda motor kiralayı muz da alabiliyorsunuz, isterseniz size tur da satabilir. Öyle bir karınca çalışkanlığı söz konusu.

Yeme İçme

Yemek konusuna gelince işler daha da kolaylaşıyor. Eğer çok yemek seçen biri değilseniz 2 liraya öküz gibi yersiniz ve yanına da 1-2 liraya bira yada başka bir içeceğinizi alıp bir öğünü bu şekilde geçirirsiniz.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Ha çok mu pahalı geldi 3 lira? O zaman marketten 20-30 kuruşa kutu noodle alıp sıcak suyla karıştırıp mis gibi de yiyebilirsiniz. Marketler inanılmaz ucuz gerçekten, biz bir şey alırken cep telefonundaki uygulamayla 2-3 kere kontrol ettik bu kadar ucuz olamaz lan diye ama kasada ödeme yaparken gördük ki hakkatten o kadar ucuz her şey :) Meyveleri de yine süpermarketten yada yerel pazarlardan alınca benzer paralar ödeniyor. Dikkat edilecek nokta yerel pazarlardan kasıt sokakta yere tezgah atmış tipler değil, onlar normal fiyattan çok daha yüksek paralara satıyorlar. Mesela en son 1kg mango ve yaklaşık 2kg kadar muza 50.000rp (10 lira) verdik. Daha sonra öğrendik ki market yada pazardan yapsaydık 3 liraya rahat çıkarmışız. Burada ne kadar uzun süre kalıp ne kadar uzun süre piyasayı incelerseniz o kadar daha ucuza yaşamaya başlarsınız o garanti. Şöyle kabaca bir hesap yaptığımızda günde 10 liraya 3 öğün yemek dışarda yiyebilirsiniz. Bunu evde yaparsanız eğer fiyat muhtemelen günde 3-5 liraya inecektir. Düşük bütçeli seyahat edenler için bulunmaz nimetler bunlar!

Biliyorum bir çoğunuz ya ne kasacam o kadar giderim yerim güzel bi yerde yemeğimi diyorsunuz ama bence bir insanın bu kadar güzel bir yerde bu kadar ucuza yaşayabileceği ihtimalinin olması her şeyden önce özgüven veren ve hayatta kararlar alırken her şeyin kariyer ve para olmadığını anlaması için birer fırsat. Bu tarz yerleri ve düşük yaşam şartlarını zorluk olarak görmeyin, bunlar hayatın gerçekleri. Hemde hiç görmediğiniz bilmediğiniz ve hiç bir zaman içinde olmayacağını düşündüğünüz gerçekler ama kime ne zaman ne olacağını asla bilemezsiniz. Özellikle özel sektörde size ihtiyacı olmadığını anladığı an kapı önüne koyulacağınız bir hayat yaşıyorsanız bence bunları bilmekte fayda var, benden söylemesi :)

Ulaşım (Uber kullanın!)

Ulaşım ise burada en pahalı olan şey çünkü toplu ulaşıma dair bir şey yok. Ne otobüs, ne tren. Sadece mototaksiler ve taksiler. Taksileri anlatmaya gerek yok zaten, her yerde aynılar. Kullanırsanız mutlaka ve mutlaka taksimetre açtırın. Ama bu ulaşım mevzusunun da güzel bir tarafını bugün burada keşfetmiş bulunuyorum. Burcu’nun daha önce Avustralya’da kullandığı Uber adındaki uygulama burada da çalışıyor. Bu uygulama korsan taksiler üzerine çalışıyor ve gideceğiniz yere en az yarı fiyatına gitmenizi sağlıyor. İşin etik tarafını bir kenara bırakmak zorundayım çünkü burada taksiciler gerçekten turistleri tavuk gibi yoluyorlar. Mesela Kuta’dan Ubud’a geçiş için resmi çalışan Blue Bird adındaki taksi firması 450.000rp (90tl) istiyor ama bu uygulama ile 22tl’ye geldik ve üstüne üstlük ilk defa kullandığım için bana yaklaşık 15 liralık da bir indirim kuponu verdi ve 2 saatlik yolu klimalı geniş bir minivan taksiyle 7 liraya gelmiş olduk. Adam başı da bizdeki taksiye indi bindi parası olan 3,5 lira vermiş olduk :) Özellikle uzun mesafeli yerler için mutlaka ve mutlaka kullanılması şart olan bir uygulama, şiddetle tavsiye ediyorum!

 

 

 

Çantaları atabileceğimiz geniş bir alan var arabada

Çok ciddi bir maddi avantaj sağlıyor

Yok arkadaş benim bunlarla işim olmaz diyenler için ikinci tavsiyem motor kullanmayı öğrenin. Hayat burada motorla inanılmaz kolaylaşıyor. Günlük 12 liraya 125cc’lik bir Honda scooter kiralayabiliyorsunuz ve benzinin litre fiyatı 1,5 lira. Trafiğin tersten aktığını unutmayın!. Türkiye’de ki ehliyetler burada geçersiz, polis durdurursa 100.000rp (20 lira) ile şansınız varsa kurtulursunuz. Bize anlatılan hikayelere göre polisler bazı turistleri durdurup üzerilerini didik didik arayıp başka paraları olup olmadığına bile bakıyor ve varsa da alıyorlar. Hırsızlık konusunda gerçekten her şeyi kitabına uydurmuşlar, niyeyse evimde gibi hissettiriyorlar bana. Beni kimse durdurmadı neyseki ama sırf bu yüzden paramı iyice bir yere saklayıp cebime de 60-70bin rupi koyup tüm param bu diyeceğim bir sonraki kullanışımda.

Genel olarak toparlamak gerekirse turistik bir yer için fiyat/performans olarak güzel bir yer Kuta. Jimbaran için bir şey söyleyemeyeceğim çünkü orası Kuta’ya göre nispeten daha bir yerleşim bölgesi. Ev sahiplerimizden aldığımız bilgiler doğrultusunda Ubud’a doğru yola çıktık ve 2 saatte ulaştık. Bende oluşturduğu ilk intiba muhteşem bir doğa’ya sahip olduğu. Sanırım biraz daha istediğimiz gibi bir havayı burada yakalayacak gibiyiz :)

 

 

 

 

10 Responses

Yorum Yazın

Email adresiniz yayınlanmayacak.